Deli bir bölük komutanımız vardı, rütbesi yüzbaşı .. O dönemler kurmaylığa hazırlanıyor, geceli gündüzlü ders çalışıyordu .. Habercisi olduğum için en yakınında ben olduğumdan bazen beni odasına çağırır ve çalıştığı konulardan bana da sorular sorardı ..
Çoğunu cevaplar, cevaplayamadıklarım içinde bana mühlet tanırdı .. O zamanlar internet filan kullanımı pek yoktu kaldı ki ulu googleye soralım ..
Neyse bir gün yine beni çağırdı ve sordu ; " söyle bakalım evladım, dünyada ilk kilise nerededir? "
Bilemedim tabi .. Cami filan sorsa tekbir getirir belki konuyu kaynatırdım ama kiliseyi ne bileyim .. Neyse bana " git öğren gel " dedi ..
Bir hışım karargahtan çıktım ve bölükte kime rastladımsa soruyu sordum ama bilen olmadı .. " Ulan aranızda bir tane mi Hristiyan yok gavurun çocukları " diye hayıflandığımı hatırlarım ..
Sonunda yorgun argın yemekhane merdivenlerine çöktüm ama nasıl bitiğim .. Biliyorum ki sorunun cevabını bulamazsam benim pskopat yüzbaşım beni öpecek ..
Bir an yanımda birisi belirdi, baktım bizim yemekhane onbaşısı Mevlüt ..
Mevlüt dediğim çocuk ilk okul mezunu garibanın teki .. " Neyin var çavuşum " diye sordu .. Dedim ; " Olm komutan bir soru sordu cevabını bulamıyorum, sıçcak ağzıma bulamazsam "
Dedi ; " Ee bana sor belki ben biliyim "
Şöyle bir baktığımı hatırlarım suratına uzunca .. " Olm sen nereden bilesin lan hadi git " dedim ama Mevlüt ısrarcı, ille de sor diyor .. İçimden geçirdiklerimi diyemiyorum ki suratına, " Lan cahil, benim bilemediğimi sen nereden bilesin köy çocuğu " tabi bu iç sesimi bastırıp, Mevlütün ısrarlarına daha fazla dayanamadım ..
" Söyle lan o zaman, dünyanın ilk kilisesi nereye kurulmuştur " deyince Mevlüt'ün görünmez tokadı ruhuma kadar çarptı o an ..
" E bizim oraya gurulmuştur abey "
" Nasıl lan ? "
" Bizim oraya diyim, Hatay'a .. Sen Piyer kilisesi, hatta bizim eve on bes dagga neyim "
Artık cevabı bulduğuma mı sevineyim, aldığım rezil edici dersin etkisinde mi kalayım, Mevlüt'den düşündüklerim için özür mü dileyim bilemedim ..
Bir koşu gidip Yüzbaşının karşısına çıktım ve cevabı yapıştırdım ..
Komutan hafif tebessüm ; " Kim söyledi oğlum sana cevabı " diye sorunca bende iyilik yaptığımı sanarak " Yemekhaneci Mevlüt Onbaşı Komutanım " dedim ..
Onu çağırmamı istedi .. Mevlüt'e haberi ulaştırınca beti benzi atmış " abey ne yaptın sen keşke ismimi vermeseydin " demişti ..
Neyse Mevlüt komutanın odasına girdi ve bir kaç dakika sonra çıktı .. Komutan buna " sen çok mu şey biliyon lan dümbük, madem biliyon al sana üç soru, cevaplarını buldun buldun bulamadın seni oydum " demiş ..
O gün Mevlüt için seferber oluşumu, o soruların cevaplarını arayışımı ama ikisini bulamayışımı ve bu yüzden Mevlüt'ün bir ay kadar çarşı cezasına çarptırılışını hiç unutmam .. Affet be oğlum bilemezdim
Çoğunu cevaplar, cevaplayamadıklarım içinde bana mühlet tanırdı .. O zamanlar internet filan kullanımı pek yoktu kaldı ki ulu googleye soralım ..
Neyse bir gün yine beni çağırdı ve sordu ; " söyle bakalım evladım, dünyada ilk kilise nerededir? "
Bilemedim tabi .. Cami filan sorsa tekbir getirir belki konuyu kaynatırdım ama kiliseyi ne bileyim .. Neyse bana " git öğren gel " dedi ..
Bir hışım karargahtan çıktım ve bölükte kime rastladımsa soruyu sordum ama bilen olmadı .. " Ulan aranızda bir tane mi Hristiyan yok gavurun çocukları " diye hayıflandığımı hatırlarım ..
Sonunda yorgun argın yemekhane merdivenlerine çöktüm ama nasıl bitiğim .. Biliyorum ki sorunun cevabını bulamazsam benim pskopat yüzbaşım beni öpecek ..
Bir an yanımda birisi belirdi, baktım bizim yemekhane onbaşısı Mevlüt ..
Mevlüt dediğim çocuk ilk okul mezunu garibanın teki .. " Neyin var çavuşum " diye sordu .. Dedim ; " Olm komutan bir soru sordu cevabını bulamıyorum, sıçcak ağzıma bulamazsam "
Dedi ; " Ee bana sor belki ben biliyim "
Şöyle bir baktığımı hatırlarım suratına uzunca .. " Olm sen nereden bilesin lan hadi git " dedim ama Mevlüt ısrarcı, ille de sor diyor .. İçimden geçirdiklerimi diyemiyorum ki suratına, " Lan cahil, benim bilemediğimi sen nereden bilesin köy çocuğu " tabi bu iç sesimi bastırıp, Mevlütün ısrarlarına daha fazla dayanamadım ..
" Söyle lan o zaman, dünyanın ilk kilisesi nereye kurulmuştur " deyince Mevlüt'ün görünmez tokadı ruhuma kadar çarptı o an ..
" E bizim oraya gurulmuştur abey "
" Nasıl lan ? "
" Bizim oraya diyim, Hatay'a .. Sen Piyer kilisesi, hatta bizim eve on bes dagga neyim "
Artık cevabı bulduğuma mı sevineyim, aldığım rezil edici dersin etkisinde mi kalayım, Mevlüt'den düşündüklerim için özür mü dileyim bilemedim ..
Bir koşu gidip Yüzbaşının karşısına çıktım ve cevabı yapıştırdım ..
Komutan hafif tebessüm ; " Kim söyledi oğlum sana cevabı " diye sorunca bende iyilik yaptığımı sanarak " Yemekhaneci Mevlüt Onbaşı Komutanım " dedim ..
Onu çağırmamı istedi .. Mevlüt'e haberi ulaştırınca beti benzi atmış " abey ne yaptın sen keşke ismimi vermeseydin " demişti ..
Neyse Mevlüt komutanın odasına girdi ve bir kaç dakika sonra çıktı .. Komutan buna " sen çok mu şey biliyon lan dümbük, madem biliyon al sana üç soru, cevaplarını buldun buldun bulamadın seni oydum " demiş ..
O gün Mevlüt için seferber oluşumu, o soruların cevaplarını arayışımı ama ikisini bulamayışımı ve bu yüzden Mevlüt'ün bir ay kadar çarşı cezasına çarptırılışını hiç unutmam .. Affet be oğlum bilemezdim
