Kitabın Yazarırhan Hançerlioğlu
Kitap Türü:Yerli Romanlar
Yayınevi:Remzi Kitabevi
Yayınlandığı Yıl:2012
Sayfa Sayısı:112
Arka Kapak
İnsan olmanın erdemine vurgu yapan bu roman, en zor koşullarda bile bireyin ufkunda beliren yaşama sevinci ve umudun yeşermesi konusunda bir başyapıt özelliğine sahip. Felsefe alanında kalıcı eserlere imza atmış olan ünlü düşünür ve
yazar Orhan Hançerlioğlu’nun MEB 100 Temel Eser arasında yer alan romanı Yedinci Gün’ü yeni bir kapak tasarımı ve tek kitap olarak sunuyoruz.
Özet
Kitap Tevrat’ın Allah’ın dünyayı yarattığı yedi güne gönderme yaparak 7 bölümde yazılmış. Yedinci Gün, romandan çok, uzun hikaye tadında olan kitap, Ömer’in iç dünyasındaki değişimleri içeren 7 günü anlatıyor.
Ömer, devlet dairesinde çalışan bir genel müdürdür. Yaşadıkları onu intihar etme seviyesine kadar getirmiştir.
Bir gün kalkıp kahvaltısını yapmış, hazırlanmış ve işe gitmiştir. Her şey aynı giderken bakanlıktaki Müsteşar’ın ona bağırmasına dayanamamış ve yumruğu yüzüne indirmişti. Odasından silahını ve cüzdanını alıp kendini İstanbul’a atmıştı. İstanbul’a gelmekte tek bir amacı vardı: İntihar etmek.
Sirkeci’deki bir motele yerleşir. Adını vermez onun yerine aklına ilk gelen ismi, çalıştığı bakanlıktaki hizmetlinin adını, Hasan Tükenmez’i verir. Odaya çıkar ve kendini yatağa atar. Ölüm onu birçok şeyden kurtaracaktır; Karısını düşünmemek, çocuklarıyla uğraşmamak, her gün işe kalkmamak… İstanbul’a ölmek için gelmişti. Ölecekti. Ölüm ya bir son ya bir aralık ya da bir başlangıçtı. Üç türlüsünü de umursamıyordu.
İstanbulluydu. Burada doğmuştu. Orta halli bir ailenin üç çocuğundan biriydi. Onu seven ve onunda sevdiği bir sevgilisi vardı. Gönül. Askere gidene kadar gizli kaçamaklar yaşıyorlardı. Onu seviyordu. Gençlik aşkıydı. Askerden dönene kadar Gönül onu bekleyecekti. Ama Ömer beklememişti. Düşünmemişti bile. Gençlik hayallerine dalıp bir albayın kızıyla evlenmişti ve Gönül’ü düşünmemişti bile.
Motelin garsonu Necmettin sıcak kanlı, güler yüzlü bir insandı. İlk günden itibaren Necmettin, Ömer’e sıcak davranıp ona yardım etmişti.
Yaşamak neydi? Yaşamayı sevmiyordu. Ona yaşamak için neden veren hiçbir şey yoktu. Necmettin ona yemek ve su getirene kadar düşüncelere dalan Ömer karısını merak etti. Kayıp olduğunu fark etmiş miydi? Kimsenin onun İstanbul’a kendini öldürmek için geldiğini düşünmeyeceğini biliyordu.
Üçüncü gün gara gidip kahvelerden birine girip oturdu. Gazetede kendi resmini gördü. Kayıp bildirisi yapılmıştı. Beraber oturduğu adam onu tanımamıştı. Ömer tümüyle pisti ve sakalı uzamıştı. Tanınmaz haldeydi.
Bankaya gidip yedi yüz altmış lirasını çekmek istedi. Kimliği yoktu ve eğer para çekerse nerede olduğunu belirtmiş olacaktı. Para çekmek istediği zaman bunu düşünmemişti. Tam vazgeçtiği anda karşısındakinin Gönül olduğunu görünce duraksadı. Gönül de onu tanımıştı. Parayı verdi ve Ömer’de oradan kaçarcasına uzaklaştı. İstanbul’a bu yüzden gelmiş olabilir miydi?
Onu tekrar görmek istiyordu. Necmettin’e görev verdi. Bir oda ayarlattı, gömlek aldırdı. Bir telefon kulübesinden Gönül’ü aradı. Onu görmek istediğini söyledi fakat Gönül onu göremeyeceğini söyledi. Ona tam onu görmeden ölmek istemediğini söylerken Gönül telefonu kapattı. Onu gördüğünü ondan itibaren oluşan umut ve mutluluk gitmiş yerini mutsuzluk ve çaresizlik almıştı. Kiraz Hanım’ın evine giderken yine mutsuzdu ve intihar etmek istiyordu.
Kiraz bunu anlamışçasına onunla konuştu ve onu ikna etti. Orada kaldığı süre boyunca intihar etmeyecekti. Kalem kağıt aldı ve Kiraz’la birlikte Gönül’e mektup götürdü. Bir gün sonra Gönül’ün mektubu ile uyandı. Saat 1’de onunla görüşeceğini yazılıydı.
Yine mutluydu. Tıraş oldu, temizlendi, temiz kıyafetlerini giyip Gönül’ü bekledi. Tam onun gelmeyeceğine inanırken Gönül kapıda belirdi. Sabahtan beri soğuk olan oda Ömer için sıcacık oldu. Onu görmek ona umut veriyordu. Yaşamak için neden. Dizinde ağladı. Konuştular ve Gönül ona oda bulmayı teklif edince kabul etti.
Bir gün sonra onların eve gitti. Evi gezerken Gönül’ün çekmecesindeki mektupları buldu. Onun Gönül’e yazdığı gençlik hayallerini, aşkını anlatan mektupları okudu. Askerden sonra bunları hiç düşünmemiş ve hatırlamamıştı. Gönül’le evlenseydi her şey farklı olabilirdi. Ölmek için mi gelmişti yoksa Gönül’le birlikte olmak için mi gelmişti şimdi her şey birbirine karışıyordu.
Gönül hiç evlenmemişti. Annesi ile birlikte Fatih’te kalıyordu. Ömer’e de bir ev ayarlamıştı. Ömer kolaylıkla geri dönebilirdi ama dönmeme kararı aldı. Cebindeki para bitmeye başlamıştı. Bir ev kiralamakta para istiyordu. Her işi yapabileceğini düşünüyordu. Bir yapıya girdi bir gün çalıştı. O gece Gönüllerde kaldı.
Bir gün sonra kendine bir dükkan açtı, daktilo ve kağıt aldı. Necmettin ile etrafı temizledi. Artık bir dükkanı vardı. Gönül ile akşamleyin, gençliğinde olduğu gibi, sinemaya gidecekti. Hayatı bir şekilde yoluna giriyordu. Yeni bir hayatı vardı. Hasan Tükenmez olarak yeni bir hayatı vardı.
Yedinci Gün kitabı gece yatmadan önce okunup hemen bitirilecek kısa bir kitap. Ömer’in intihar etmeyeceğini tahmin ediyorsunuz ama ne olacağını merak ediyorsunuz bu yüzden hemen okuyup bitirmek istiyorsunuz. Kitap MEB tarafından da 100 temel eser içerisine alınmış. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tevrat’tan alıntılar ile kitabı anlatması hoşuma gitti. Ömer’in yaşadığı olaylar ile düşüncelerindeki kararsızlık içinde gidip gelmesi kitabı ilginç kılıyor. Kitapta büyük kentte yaşayan büyük insanların yaşadığı sorunlar anlatılmış.
Kitap Türü:Yerli Romanlar
Yayınevi:Remzi Kitabevi
Yayınlandığı Yıl:2012
Sayfa Sayısı:112
Arka Kapak
İnsan olmanın erdemine vurgu yapan bu roman, en zor koşullarda bile bireyin ufkunda beliren yaşama sevinci ve umudun yeşermesi konusunda bir başyapıt özelliğine sahip. Felsefe alanında kalıcı eserlere imza atmış olan ünlü düşünür ve
yazar Orhan Hançerlioğlu’nun MEB 100 Temel Eser arasında yer alan romanı Yedinci Gün’ü yeni bir kapak tasarımı ve tek kitap olarak sunuyoruz.
Özet
Kitap Tevrat’ın Allah’ın dünyayı yarattığı yedi güne gönderme yaparak 7 bölümde yazılmış. Yedinci Gün, romandan çok, uzun hikaye tadında olan kitap, Ömer’in iç dünyasındaki değişimleri içeren 7 günü anlatıyor.
Ömer, devlet dairesinde çalışan bir genel müdürdür. Yaşadıkları onu intihar etme seviyesine kadar getirmiştir.
Bir gün kalkıp kahvaltısını yapmış, hazırlanmış ve işe gitmiştir. Her şey aynı giderken bakanlıktaki Müsteşar’ın ona bağırmasına dayanamamış ve yumruğu yüzüne indirmişti. Odasından silahını ve cüzdanını alıp kendini İstanbul’a atmıştı. İstanbul’a gelmekte tek bir amacı vardı: İntihar etmek.
Sirkeci’deki bir motele yerleşir. Adını vermez onun yerine aklına ilk gelen ismi, çalıştığı bakanlıktaki hizmetlinin adını, Hasan Tükenmez’i verir. Odaya çıkar ve kendini yatağa atar. Ölüm onu birçok şeyden kurtaracaktır; Karısını düşünmemek, çocuklarıyla uğraşmamak, her gün işe kalkmamak… İstanbul’a ölmek için gelmişti. Ölecekti. Ölüm ya bir son ya bir aralık ya da bir başlangıçtı. Üç türlüsünü de umursamıyordu.
İstanbulluydu. Burada doğmuştu. Orta halli bir ailenin üç çocuğundan biriydi. Onu seven ve onunda sevdiği bir sevgilisi vardı. Gönül. Askere gidene kadar gizli kaçamaklar yaşıyorlardı. Onu seviyordu. Gençlik aşkıydı. Askerden dönene kadar Gönül onu bekleyecekti. Ama Ömer beklememişti. Düşünmemişti bile. Gençlik hayallerine dalıp bir albayın kızıyla evlenmişti ve Gönül’ü düşünmemişti bile.
Motelin garsonu Necmettin sıcak kanlı, güler yüzlü bir insandı. İlk günden itibaren Necmettin, Ömer’e sıcak davranıp ona yardım etmişti.
Yaşamak neydi? Yaşamayı sevmiyordu. Ona yaşamak için neden veren hiçbir şey yoktu. Necmettin ona yemek ve su getirene kadar düşüncelere dalan Ömer karısını merak etti. Kayıp olduğunu fark etmiş miydi? Kimsenin onun İstanbul’a kendini öldürmek için geldiğini düşünmeyeceğini biliyordu.
Üçüncü gün gara gidip kahvelerden birine girip oturdu. Gazetede kendi resmini gördü. Kayıp bildirisi yapılmıştı. Beraber oturduğu adam onu tanımamıştı. Ömer tümüyle pisti ve sakalı uzamıştı. Tanınmaz haldeydi.
Bankaya gidip yedi yüz altmış lirasını çekmek istedi. Kimliği yoktu ve eğer para çekerse nerede olduğunu belirtmiş olacaktı. Para çekmek istediği zaman bunu düşünmemişti. Tam vazgeçtiği anda karşısındakinin Gönül olduğunu görünce duraksadı. Gönül de onu tanımıştı. Parayı verdi ve Ömer’de oradan kaçarcasına uzaklaştı. İstanbul’a bu yüzden gelmiş olabilir miydi?
Onu tekrar görmek istiyordu. Necmettin’e görev verdi. Bir oda ayarlattı, gömlek aldırdı. Bir telefon kulübesinden Gönül’ü aradı. Onu görmek istediğini söyledi fakat Gönül onu göremeyeceğini söyledi. Ona tam onu görmeden ölmek istemediğini söylerken Gönül telefonu kapattı. Onu gördüğünü ondan itibaren oluşan umut ve mutluluk gitmiş yerini mutsuzluk ve çaresizlik almıştı. Kiraz Hanım’ın evine giderken yine mutsuzdu ve intihar etmek istiyordu.
Kiraz bunu anlamışçasına onunla konuştu ve onu ikna etti. Orada kaldığı süre boyunca intihar etmeyecekti. Kalem kağıt aldı ve Kiraz’la birlikte Gönül’e mektup götürdü. Bir gün sonra Gönül’ün mektubu ile uyandı. Saat 1’de onunla görüşeceğini yazılıydı.
Yine mutluydu. Tıraş oldu, temizlendi, temiz kıyafetlerini giyip Gönül’ü bekledi. Tam onun gelmeyeceğine inanırken Gönül kapıda belirdi. Sabahtan beri soğuk olan oda Ömer için sıcacık oldu. Onu görmek ona umut veriyordu. Yaşamak için neden. Dizinde ağladı. Konuştular ve Gönül ona oda bulmayı teklif edince kabul etti.
Bir gün sonra onların eve gitti. Evi gezerken Gönül’ün çekmecesindeki mektupları buldu. Onun Gönül’e yazdığı gençlik hayallerini, aşkını anlatan mektupları okudu. Askerden sonra bunları hiç düşünmemiş ve hatırlamamıştı. Gönül’le evlenseydi her şey farklı olabilirdi. Ölmek için mi gelmişti yoksa Gönül’le birlikte olmak için mi gelmişti şimdi her şey birbirine karışıyordu.
Gönül hiç evlenmemişti. Annesi ile birlikte Fatih’te kalıyordu. Ömer’e de bir ev ayarlamıştı. Ömer kolaylıkla geri dönebilirdi ama dönmeme kararı aldı. Cebindeki para bitmeye başlamıştı. Bir ev kiralamakta para istiyordu. Her işi yapabileceğini düşünüyordu. Bir yapıya girdi bir gün çalıştı. O gece Gönüllerde kaldı.
Bir gün sonra kendine bir dükkan açtı, daktilo ve kağıt aldı. Necmettin ile etrafı temizledi. Artık bir dükkanı vardı. Gönül ile akşamleyin, gençliğinde olduğu gibi, sinemaya gidecekti. Hayatı bir şekilde yoluna giriyordu. Yeni bir hayatı vardı. Hasan Tükenmez olarak yeni bir hayatı vardı.
Yedinci Gün kitabı gece yatmadan önce okunup hemen bitirilecek kısa bir kitap. Ömer’in intihar etmeyeceğini tahmin ediyorsunuz ama ne olacağını merak ediyorsunuz bu yüzden hemen okuyup bitirmek istiyorsunuz. Kitap MEB tarafından da 100 temel eser içerisine alınmış. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tevrat’tan alıntılar ile kitabı anlatması hoşuma gitti. Ömer’in yaşadığı olaylar ile düşüncelerindeki kararsızlık içinde gidip gelmesi kitabı ilginç kılıyor. Kitapta büyük kentte yaşayan büyük insanların yaşadığı sorunlar anlatılmış.