Sağlığımız için sayısız fonksiyonu bulunan tükürüğün, büyük bir kısmı sudan oluşmaktadır. Ağzımızda bulunan tükürük bezleri yaklaşık olarak günlük 1-2 litre tükürük salgılamaktadır. Bu sayede tüketilen besinlerin sindirilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, tükürük bezleri hakkında bilgi verdi.
Her organda oluşabileceği gibi tükürük bezlerinde de hastalıkların görülebileceğine dikkat çeken KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Vücudumuzda tükürük salgısını üreten organımız, tükürük bezleridir. Tükürüğümüz, yüz bölgemize yakın altı adet ve ağız içinde, damakta bulunan yüzlerce tükürük bezinden salgılanmaktadır. Hayati fonksiyonları bulunan tükürük bezlerinde, tükürük bezi enfeksiyonu ve tükürük taşları oluşumu gibi hastalıklar görülebilmektedir.” dedi.
Tükürük hayati fonksiyonlara sahip
Tükürük bezleri tarafından salgılanan tükürüğün birden fazla hayati fonksiyonu olduğunu vurgulayan KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Tükürük, tat almamızı kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda ağız içini nemli tutarak, ağız bölgesini korumaktadır. Ağız içi bölgesini nemlendiren tükürük, tüketilen besinlerin yutulmasını kolaylaştırmaktadır. Tükürük içerisinde bulunan enzimler, sindirime yardımcı olmasının yanı sıra, diş sağlığı için de önem arz etmektedir. Tükürük, içerisinde barındırdığı maddeler sayesinde diş minesini korur ve dişlerimizde bakteri oluşumunu engeller.” şeklinde konuştu.
Tükürük akımının azalması enfeksiyon riskini artırıyor
Tükürük akımının azalmasının ve tükürük bezinde olası bir taş oluşumunun enfeksiyon riskini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Her iki kulağımızın önünde ve altında bulunan tükürük bezine parotis tükürük bezi denir. Çene altında ise 2 adet submandibüler ismini verdiğimiz bezin yanı sıra dil altında da 2 adet sublingual tükürük bezi mevcuttur.
Sıvı kaybı, stres, kullanılan çeşitli ilaçlar, ışın tedavisi görme, bazı kansızlıklar (demir eksikliği anemisi, şeker hastalığı, tükürük bezlerinin kronik hastalıkları) gibi nedenlerden dolayı tükürük miktarı ve akım hızı azabilir. Tükürük akımının azalması, enfeksiyon riskini de artırmaktadır. Bu durumunun önüne geçilebilmesi için bol sıvı ve ekşi besinler tüketilmelidir. Tükürük hastalıkları kapsamında en fazla karşılaşılan durum tükürük bezleri enfeksiyonlarıdır. Tükürük bezi enfeksiyonları, bakteri ve virüslerle oluşabilmektedir. Enfeksiyon en sık kulak önü ve altı(parotis) tükürük bezinde görülür.“ dedi.
Apse oluşumu cerrahi müdahale gerektirebilir
Tükürük bezi enfeksiyonlarının, ağrı, ciltte kızarıklık, sıcaklık artışı ve şişlik olarak belirti verdiğini belirten Sezen, şunları söyledi: “Tükürük bezi enfeksiyonlarının tedavisinde bol sıvı tüketimi önerilmektedir. Tedavi süreçleri antibiyotikler ve ağrı kesici ilaçlar ile desteklenebilmektedir. Enfeksiyon bölgesinde apseleşme görülüyorsa cerrahi müdahaleye gerek duyulabilir. Tükürük bezi enfeksiyonları tekrarlayabilmektedir. Enfeksiyon oluşumunun tekrarlaması halinde ilaçlı tedavi süreci aynı şekilde devam ettirilir. Enfeksiyonların çok sık tekrarlaması halinde bezin çıkarılması için cerrahi bir müdahale gerekebilir.” dedi.
Kabakulak çocuklarda daha sık görülüyor
Tükürük bezi enfeksiyonlarının virüsler yoluyla da oluşabileceğini ifade eden Sezen, “Virüsler nedeniyle oluşan enfeksiyonların sıklıkla gözlenen hastalığı, daha çok çocuklarda görülen kabakulaktır. Kabakulak hastalığı, çoğunlukla kulak önü ve altı tükürük bezlerinde oluşur. Virüs direkt temasla, damlacık(hapşırık, öksürük sırasında) ya da tükürük ile bulaşabilir. Kabakulak hastalığı yaşan bireylerin tek ya da çift kulaklarının ön kısmında ağrı ve şişlik görülebilir. Hastalığın ilk 3 gününde 40 dereceye varan ateş olabilir.
Hastalığın tedavisinde ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Aynı zamanda hastaların bol sıvı tüketmelerini ve istirahat etmelerini önermekteyiz. Kabakulak hastalığı nadir de olsa erkeklerde, yumurtalıklarda enfeksiyon (Orşit), menenjit, beyin, pankreas, kalp kası ve eklem iltihaplarına yol açabileceği için takip edilmesi gerekir.” dedi.
Tükürük bezlerinde taş oluşumuna dikkat!
Tükürük bezlerinde sıklıkla karşılaşılan bir diğer hastalığın ise tükürük bezlerindeki taş oluşumu olduğunu belirten Sezen, “Tükürük bezlerinde görülen taş oluşumu, sıvı kaybına yol açan hastalıklar ya da az sıvı alımı gibi nedenlerden dolayı oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra kullanılan ilaçlar ve kronik hastalıklar da tükürük bezi içerisinde taş oluşumuna yatkınlık yaratır.
Bezlerde oluşan taşlar en sık çene altı (submandibüler) tükürük bezlerinde gözlemlenir. Tükürük kanalları içinde oluşan taş, kanalları tıkar ve tükürük akımını engelleyebilir. Genellikle besin tüketimi sonrasında çene altında ağrı ve şişme oluşabilir. Bazen bu duruma tükürük bezi enfeksiyonu da eşlik eder. Bu durum belirli bir süre sonra kendiliğinden düzelebilir ancak tekrar etme olasılığı da mevcuttur. Tükürük bezi taşlarının tedavisinde ise ince kıvrımlı kameralarla birlikte küçük taşlar tükürük kanalından alınabilir. Tükürük kanallarında taşların büyük olması halinde cerrahi müdahaleye başvurulabilir.” şeklinde konuştu.
Alinti
Her organda oluşabileceği gibi tükürük bezlerinde de hastalıkların görülebileceğine dikkat çeken KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Vücudumuzda tükürük salgısını üreten organımız, tükürük bezleridir. Tükürüğümüz, yüz bölgemize yakın altı adet ve ağız içinde, damakta bulunan yüzlerce tükürük bezinden salgılanmaktadır. Hayati fonksiyonları bulunan tükürük bezlerinde, tükürük bezi enfeksiyonu ve tükürük taşları oluşumu gibi hastalıklar görülebilmektedir.” dedi.
Tükürük hayati fonksiyonlara sahip
Tükürük bezleri tarafından salgılanan tükürüğün birden fazla hayati fonksiyonu olduğunu vurgulayan KBB Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Tükürük, tat almamızı kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda ağız içini nemli tutarak, ağız bölgesini korumaktadır. Ağız içi bölgesini nemlendiren tükürük, tüketilen besinlerin yutulmasını kolaylaştırmaktadır. Tükürük içerisinde bulunan enzimler, sindirime yardımcı olmasının yanı sıra, diş sağlığı için de önem arz etmektedir. Tükürük, içerisinde barındırdığı maddeler sayesinde diş minesini korur ve dişlerimizde bakteri oluşumunu engeller.” şeklinde konuştu.
Tükürük akımının azalması enfeksiyon riskini artırıyor
Tükürük akımının azalmasının ve tükürük bezinde olası bir taş oluşumunun enfeksiyon riskini artırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Ozan Seymen Sezen, “Her iki kulağımızın önünde ve altında bulunan tükürük bezine parotis tükürük bezi denir. Çene altında ise 2 adet submandibüler ismini verdiğimiz bezin yanı sıra dil altında da 2 adet sublingual tükürük bezi mevcuttur.
Sıvı kaybı, stres, kullanılan çeşitli ilaçlar, ışın tedavisi görme, bazı kansızlıklar (demir eksikliği anemisi, şeker hastalığı, tükürük bezlerinin kronik hastalıkları) gibi nedenlerden dolayı tükürük miktarı ve akım hızı azabilir. Tükürük akımının azalması, enfeksiyon riskini de artırmaktadır. Bu durumunun önüne geçilebilmesi için bol sıvı ve ekşi besinler tüketilmelidir. Tükürük hastalıkları kapsamında en fazla karşılaşılan durum tükürük bezleri enfeksiyonlarıdır. Tükürük bezi enfeksiyonları, bakteri ve virüslerle oluşabilmektedir. Enfeksiyon en sık kulak önü ve altı(parotis) tükürük bezinde görülür.“ dedi.
Apse oluşumu cerrahi müdahale gerektirebilir
Tükürük bezi enfeksiyonlarının, ağrı, ciltte kızarıklık, sıcaklık artışı ve şişlik olarak belirti verdiğini belirten Sezen, şunları söyledi: “Tükürük bezi enfeksiyonlarının tedavisinde bol sıvı tüketimi önerilmektedir. Tedavi süreçleri antibiyotikler ve ağrı kesici ilaçlar ile desteklenebilmektedir. Enfeksiyon bölgesinde apseleşme görülüyorsa cerrahi müdahaleye gerek duyulabilir. Tükürük bezi enfeksiyonları tekrarlayabilmektedir. Enfeksiyon oluşumunun tekrarlaması halinde ilaçlı tedavi süreci aynı şekilde devam ettirilir. Enfeksiyonların çok sık tekrarlaması halinde bezin çıkarılması için cerrahi bir müdahale gerekebilir.” dedi.
Kabakulak çocuklarda daha sık görülüyor
Tükürük bezi enfeksiyonlarının virüsler yoluyla da oluşabileceğini ifade eden Sezen, “Virüsler nedeniyle oluşan enfeksiyonların sıklıkla gözlenen hastalığı, daha çok çocuklarda görülen kabakulaktır. Kabakulak hastalığı, çoğunlukla kulak önü ve altı tükürük bezlerinde oluşur. Virüs direkt temasla, damlacık(hapşırık, öksürük sırasında) ya da tükürük ile bulaşabilir. Kabakulak hastalığı yaşan bireylerin tek ya da çift kulaklarının ön kısmında ağrı ve şişlik görülebilir. Hastalığın ilk 3 gününde 40 dereceye varan ateş olabilir.
Hastalığın tedavisinde ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Aynı zamanda hastaların bol sıvı tüketmelerini ve istirahat etmelerini önermekteyiz. Kabakulak hastalığı nadir de olsa erkeklerde, yumurtalıklarda enfeksiyon (Orşit), menenjit, beyin, pankreas, kalp kası ve eklem iltihaplarına yol açabileceği için takip edilmesi gerekir.” dedi.
Tükürük bezlerinde taş oluşumuna dikkat!
Tükürük bezlerinde sıklıkla karşılaşılan bir diğer hastalığın ise tükürük bezlerindeki taş oluşumu olduğunu belirten Sezen, “Tükürük bezlerinde görülen taş oluşumu, sıvı kaybına yol açan hastalıklar ya da az sıvı alımı gibi nedenlerden dolayı oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra kullanılan ilaçlar ve kronik hastalıklar da tükürük bezi içerisinde taş oluşumuna yatkınlık yaratır.
Bezlerde oluşan taşlar en sık çene altı (submandibüler) tükürük bezlerinde gözlemlenir. Tükürük kanalları içinde oluşan taş, kanalları tıkar ve tükürük akımını engelleyebilir. Genellikle besin tüketimi sonrasında çene altında ağrı ve şişme oluşabilir. Bazen bu duruma tükürük bezi enfeksiyonu da eşlik eder. Bu durum belirli bir süre sonra kendiliğinden düzelebilir ancak tekrar etme olasılığı da mevcuttur. Tükürük bezi taşlarının tedavisinde ise ince kıvrımlı kameralarla birlikte küçük taşlar tükürük kanalından alınabilir. Tükürük kanallarında taşların büyük olması halinde cerrahi müdahaleye başvurulabilir.” şeklinde konuştu.
Alinti