Kitabın Yazarı:Mark Twain
Kitap Türü:Öykü/Hikaye
Yayınevi:Epsilon Yayınları
Yayınlandığı Yıl:1881
Sayfa Sayısı:199
On altıncı yüzyılın ortalarında, İngiltere’de Tom Canty adında bir çocuk dünyaya geldi. Ailesi çok fakirdi. Büyükannesi ve babası çok acımasız insanlardı. Babası Tom'a dilenci olmayı öğretmişti. Tom, yaşadığı bu kötü ortama rağmen çok iyi bir çocuktu.
Aynı gün İngiltere kralının oğlu Edward'ta dünyaya geldi. Londra bu çocuğu büyük bir sevinçle karşıladı.
Tom, okuduğu masallardan yüksek mertebeli insanların yaşamına özenmeye başladı. Gerçekten bir prens görmek istiyordu. Bir gün sarayın önüne gidip prensle iletişime geçmeyi başardı. Prens zaten çok merhametli birisiydi. Bu küçük yaşına rağmen halkına iyi davranıyordu.
Tom, prens ile muhabbet ederken ona kendi yaşamını anlattı. Ailesinden başlayarak, çamurda yuvarlanıp pis olmasına rağmen nasıl eğlendiğini de. Prens bu hayata hayran kaldı." Bu kadar eğlenebilmek için kral olmaktan bile vazgeçerim." dedi. Tom'un babası ve büyük annesi sürekli Tom'u dilendirirdi. Prens bunları duyunca üzüldü.
Prens birden Tom ile çok benzediklerini fark etti. Kıyafetlerini değiştirerek birbirlerinin yerine geçtiler. Prens, Tom'a kötü davranan hizmetkarlara kızmak için odadan ayrıldı. Ayrıldıktan sonra bir daha geri dönemedi. Çünkü üzerinde Tom'un kıyafetleri vardı. Prens, bu kıyafetleri giydikten sonra herkes tarafından hor görülmeye başlandı. Çünkü halka göre o bir sokak çocuğuydu. Bilmedikleri tek şey onun İngiltere'nin yeni kralı olacağıydı.
Edward bu halde ne yapacağını şaşırdı. Tom ile muhabbet ettiklerini hatırlayarak onun evini bulmaya çalıştı. Evin yolunu ararken ona sataşan çocuklara çok kızdı. Bu çocukların eğitimsiz kaldığını düşünerek, kral olunca herkesin eğitim görmesini sağlamayı istedi. Çünkü ona göre eğitimsiz bir halk gelişemezdi. Zorluklara Tom'un evine gitti. Tom'un babası John ona çok kötü davrandı. Bu savunmasız çocuğu kollarına alan tek kişi Tom'un annesi oldu.
İki çocuk birbirinin kaderini değiştirdikten sonra , sahte prensin başındaki Lordlar bu genç çocuğun delirdiğini düşünüyordu. Çünkü Tom bir prens olmayı doğru düzgün beceremiyordu. Defalarca başından geçenleri anlattı. Fakat kral onun hastalandığını ve bu hastalığın kimseye duyurulmamasını emretti.
Edward bu hayata alışmakta zorlanırken, Tom ise zamanla prens olmayı öğrendi. Bir süre sonra hastalığa yakalanan kral vefat etti. Tom kral oldu. Kral olur olmaz eski yasaları kaldırtarak merhamet kanunlarını getirdi.
Tom o kadar merhametliydi ki idam edilmekte olan bir soyluyu kurtardı.
Edward bir gün sokakta dövülecekken onu Miles Hendon kurtardı. Bu çocuğu evlatlık almaya karar verdi. Babasının elinden kurtararak onu kendi evine götürdü. Edward , Hendon'a sürekli prens olduğunu iddia ediyordu. Adam ise zavallı çocuğun akıl hastası olduğunu düşünüyordu.
Tom'a gelince İngiltere'nin kanlı yasalarını kaldırmış olan merhametli kralımız insanların hayatlarını kurtarmaya devam ediyordu. Bir kadını büyücülükle suçlanmaktan kurtardı. Kadının yasalara göre asılması gerekiyordu. Tom, ona gözler önünde büyücü olduğunu ispatlarsa oğluyla beraber serbest kalacağını söyledi. Ancak genç kadın ağlayarak büyücü olmadığını söylüyordu. Tom, bu kadına inandı. Çünkü eğer o kadının yerinde kendi annesi olsaydı büyücü olduğunu itiraf edip oğlunu kurtarırdı.
Edward, Hendon'a hep bir prens gibi davrandı. Hendon ise onun bu hallerine sabırla karşılık verdi.
John Canty bir din adamını öldürmüştü. Bu yüzden ülkeden kaçması gerekiyordu. Bir gün gizlice Hendon'un elinden kendi oğlu sandığı Edward'ı kaçırdı. Çünkü gideceği yerde onu dilendirmek istiyordu.
Tüm bu olanlara rağmen Hendon, Edward'ın peşini bırakmadı. Onu zorluklarla buldu.
Tom, kral olmayı iyice öğrenmişti. Arada bir Edward'ı hatırlıyor vicdan azabı çekiyordu. Acaba o bu halde ne yapıyordu? Başına bir bela gelmiş olabilir miydi? Bu sorular beynini kemirmeye başladı. Sonra hemen unuttu. Çünkü bu vicdan azabından kurtulmak istiyordu.
Edward ve Hendon bir suçlamadan dolayı zindana düştüler. Hendon defalarca Edward'ı kurtardı. Bu küçük çocuk kırbaçlanmasın diye kendini kırbaçların önüne attı.
Tom için Londra'da Taç giyme töreni yapılacaktı. Edward, Hendon'dan yardım istedi. Birlikte bu törene yetiştiler.
Tören esnasında Edward'ı gören Tom büyük bir şaşkınlığa uğradı. Halk daha fazla şaşkındı. Çünkü ortada kral olduğunu iddia eden bir çocuk vardı. Üstelik bu çocuk Tom'a çok benziyordu. Tom, halkın önünde başından geçen bütün olanları anlattı. Edward gerçek kraldı fakat kimse inanmadı.
Daha sonra Edward kayıp olan büyük İngiltere mührünün yerini hatırlayınca gerçek kral olduğu anlaşıldı. Halk sahte kral Tom'un ceza almasını istedi. Edward ise ona ceza vermedi. Çünkü kısa bir süreliğine de olsa arkadaşı Tom'un hayatını yaşamış, o zorluklara katlanmıştı. Onun neler çektiğini gördü. Ayrıca bu fakir çocuk ülkeyi yönetmişti. Hem de bu yönetim şekli Edward'ın çok hoşuna gitmişti. Çünkü merhamet kanunları insanları ölümden koruyordu.
Tüm bunlar karşısında Hendon büyük bir şaşkınlık geçirdi. Evlat edindiği çocuk aklını yitirmemişti. O gerçek bir kraldı.
Düşünceli Kral Edward, Tom'u şövalye yaptı. Tom hayatına kimsesizler yurdunda yönetici olarak devam etti. Halk onu her zaman ''kralın vesayetindeki şövalye'' olarak adlandırdı.
Edward, Hendon'a ise kontluk unvanını verdi. Aynı zamanda bir şövalye yaptı. Bu iki insan kralın ömrü boyunca çok sevdiği yakın dostu oldular.
Ne yazık ki Kral Edward birkaç yıl sonra vefat etti. Tom uzun yıllar yaşadı. Bu kötü İngiltere zamanında merhametli kral olan bu iki çocukta insanlar tarafından hiç unutulmadı.
Zengine fakiri, fakire zengin yaşamı öğreten Prens ve Dilenci eseri aslında sadece çocuk kitabı değildir. Çarpıcı ve maceralı kurgusuyla her yaşa hitap edebilmektedir.
Prens ve Dilenci kitabındaki kahramanların vicdanlı olması bizlere merhametin kanun kuralları önündeki büyüklüğünü göstermektedir.
Çünkü insanlığı kurtaracak olan birkaç şey vardır: Dostluk, sevgi ve merhamet.
Kitap Türü:Öykü/Hikaye
Yayınevi:Epsilon Yayınları
Yayınlandığı Yıl:1881
Sayfa Sayısı:199
On altıncı yüzyılın ortalarında, İngiltere’de Tom Canty adında bir çocuk dünyaya geldi. Ailesi çok fakirdi. Büyükannesi ve babası çok acımasız insanlardı. Babası Tom'a dilenci olmayı öğretmişti. Tom, yaşadığı bu kötü ortama rağmen çok iyi bir çocuktu.
Aynı gün İngiltere kralının oğlu Edward'ta dünyaya geldi. Londra bu çocuğu büyük bir sevinçle karşıladı.
Tom, okuduğu masallardan yüksek mertebeli insanların yaşamına özenmeye başladı. Gerçekten bir prens görmek istiyordu. Bir gün sarayın önüne gidip prensle iletişime geçmeyi başardı. Prens zaten çok merhametli birisiydi. Bu küçük yaşına rağmen halkına iyi davranıyordu.
Tom, prens ile muhabbet ederken ona kendi yaşamını anlattı. Ailesinden başlayarak, çamurda yuvarlanıp pis olmasına rağmen nasıl eğlendiğini de. Prens bu hayata hayran kaldı." Bu kadar eğlenebilmek için kral olmaktan bile vazgeçerim." dedi. Tom'un babası ve büyük annesi sürekli Tom'u dilendirirdi. Prens bunları duyunca üzüldü.
Prens birden Tom ile çok benzediklerini fark etti. Kıyafetlerini değiştirerek birbirlerinin yerine geçtiler. Prens, Tom'a kötü davranan hizmetkarlara kızmak için odadan ayrıldı. Ayrıldıktan sonra bir daha geri dönemedi. Çünkü üzerinde Tom'un kıyafetleri vardı. Prens, bu kıyafetleri giydikten sonra herkes tarafından hor görülmeye başlandı. Çünkü halka göre o bir sokak çocuğuydu. Bilmedikleri tek şey onun İngiltere'nin yeni kralı olacağıydı.
Edward bu halde ne yapacağını şaşırdı. Tom ile muhabbet ettiklerini hatırlayarak onun evini bulmaya çalıştı. Evin yolunu ararken ona sataşan çocuklara çok kızdı. Bu çocukların eğitimsiz kaldığını düşünerek, kral olunca herkesin eğitim görmesini sağlamayı istedi. Çünkü ona göre eğitimsiz bir halk gelişemezdi. Zorluklara Tom'un evine gitti. Tom'un babası John ona çok kötü davrandı. Bu savunmasız çocuğu kollarına alan tek kişi Tom'un annesi oldu.
İki çocuk birbirinin kaderini değiştirdikten sonra , sahte prensin başındaki Lordlar bu genç çocuğun delirdiğini düşünüyordu. Çünkü Tom bir prens olmayı doğru düzgün beceremiyordu. Defalarca başından geçenleri anlattı. Fakat kral onun hastalandığını ve bu hastalığın kimseye duyurulmamasını emretti.
Edward bu hayata alışmakta zorlanırken, Tom ise zamanla prens olmayı öğrendi. Bir süre sonra hastalığa yakalanan kral vefat etti. Tom kral oldu. Kral olur olmaz eski yasaları kaldırtarak merhamet kanunlarını getirdi.
Tom o kadar merhametliydi ki idam edilmekte olan bir soyluyu kurtardı.
Edward bir gün sokakta dövülecekken onu Miles Hendon kurtardı. Bu çocuğu evlatlık almaya karar verdi. Babasının elinden kurtararak onu kendi evine götürdü. Edward , Hendon'a sürekli prens olduğunu iddia ediyordu. Adam ise zavallı çocuğun akıl hastası olduğunu düşünüyordu.
Tom'a gelince İngiltere'nin kanlı yasalarını kaldırmış olan merhametli kralımız insanların hayatlarını kurtarmaya devam ediyordu. Bir kadını büyücülükle suçlanmaktan kurtardı. Kadının yasalara göre asılması gerekiyordu. Tom, ona gözler önünde büyücü olduğunu ispatlarsa oğluyla beraber serbest kalacağını söyledi. Ancak genç kadın ağlayarak büyücü olmadığını söylüyordu. Tom, bu kadına inandı. Çünkü eğer o kadının yerinde kendi annesi olsaydı büyücü olduğunu itiraf edip oğlunu kurtarırdı.
Edward, Hendon'a hep bir prens gibi davrandı. Hendon ise onun bu hallerine sabırla karşılık verdi.
John Canty bir din adamını öldürmüştü. Bu yüzden ülkeden kaçması gerekiyordu. Bir gün gizlice Hendon'un elinden kendi oğlu sandığı Edward'ı kaçırdı. Çünkü gideceği yerde onu dilendirmek istiyordu.
Tüm bu olanlara rağmen Hendon, Edward'ın peşini bırakmadı. Onu zorluklarla buldu.
Tom, kral olmayı iyice öğrenmişti. Arada bir Edward'ı hatırlıyor vicdan azabı çekiyordu. Acaba o bu halde ne yapıyordu? Başına bir bela gelmiş olabilir miydi? Bu sorular beynini kemirmeye başladı. Sonra hemen unuttu. Çünkü bu vicdan azabından kurtulmak istiyordu.
Edward ve Hendon bir suçlamadan dolayı zindana düştüler. Hendon defalarca Edward'ı kurtardı. Bu küçük çocuk kırbaçlanmasın diye kendini kırbaçların önüne attı.
Tom için Londra'da Taç giyme töreni yapılacaktı. Edward, Hendon'dan yardım istedi. Birlikte bu törene yetiştiler.
Tören esnasında Edward'ı gören Tom büyük bir şaşkınlığa uğradı. Halk daha fazla şaşkındı. Çünkü ortada kral olduğunu iddia eden bir çocuk vardı. Üstelik bu çocuk Tom'a çok benziyordu. Tom, halkın önünde başından geçen bütün olanları anlattı. Edward gerçek kraldı fakat kimse inanmadı.
Daha sonra Edward kayıp olan büyük İngiltere mührünün yerini hatırlayınca gerçek kral olduğu anlaşıldı. Halk sahte kral Tom'un ceza almasını istedi. Edward ise ona ceza vermedi. Çünkü kısa bir süreliğine de olsa arkadaşı Tom'un hayatını yaşamış, o zorluklara katlanmıştı. Onun neler çektiğini gördü. Ayrıca bu fakir çocuk ülkeyi yönetmişti. Hem de bu yönetim şekli Edward'ın çok hoşuna gitmişti. Çünkü merhamet kanunları insanları ölümden koruyordu.
Tüm bunlar karşısında Hendon büyük bir şaşkınlık geçirdi. Evlat edindiği çocuk aklını yitirmemişti. O gerçek bir kraldı.
Düşünceli Kral Edward, Tom'u şövalye yaptı. Tom hayatına kimsesizler yurdunda yönetici olarak devam etti. Halk onu her zaman ''kralın vesayetindeki şövalye'' olarak adlandırdı.
Edward, Hendon'a ise kontluk unvanını verdi. Aynı zamanda bir şövalye yaptı. Bu iki insan kralın ömrü boyunca çok sevdiği yakın dostu oldular.
Ne yazık ki Kral Edward birkaç yıl sonra vefat etti. Tom uzun yıllar yaşadı. Bu kötü İngiltere zamanında merhametli kral olan bu iki çocukta insanlar tarafından hiç unutulmadı.
Zengine fakiri, fakire zengin yaşamı öğreten Prens ve Dilenci eseri aslında sadece çocuk kitabı değildir. Çarpıcı ve maceralı kurgusuyla her yaşa hitap edebilmektedir.
Prens ve Dilenci kitabındaki kahramanların vicdanlı olması bizlere merhametin kanun kuralları önündeki büyüklüğünü göstermektedir.
Çünkü insanlığı kurtaracak olan birkaç şey vardır: Dostluk, sevgi ve merhamet.